🦌 Bir Kaşık Ayran Bana Kaldı Bayram

asrın oyunu Worms World Party ' siz hayat bir hata. bazı insanlar bayram-seyran işinde bir tercih durumunda kalıyorlar. kimine hergün seyran gerçi. detaycı:detay satan kimse acı:''a'' satan kimse yabancı diller bölümüne giderken bir nohutpilavcıda ''acılı ayran'' görüyorum alsam bi türlü almasam bir türlü. İş bana mı kaldı? Bana kaldıysa o baltayla yapabileceklerimi söylemek istemiyorum. Beni tehdit eden, özgürce evime atlayan insanlara ceza verin ya da bana silah verin. Evde korumayla uyuyamam. Eyhayat söyle bana acının kaç tarifi kaldı hepsini uyguladın üzerimde kaya olsa dayanmazdı da ben nasıl dayandım bilemedim sözcüklerbir arada verilmemiştir? A) Soğuk havalarda sıcak çay gibisi yoktur. B) Eski arabası bozulunca yeni bir araba aldı. C) Herkes yarışı kim kazanacak diye bekliyordu. O) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “diz” kelimesi farklı anlamda kullanılmıştır? A) Tabakları raflara dizdim. B) Öğrenciler yan yana dizildi. 0130. a.d.sahra@gmail.com. No comments. Hani derler ya “Allah ağzımızın tadını bozmasın”. Zaman bana öğretti ki çok güzel bir duaymış bu. Çoğu hastalık bir miktar ağzınızın tadını ve tuzunu alır. Ama bu hastalık neredeyse hepsini alır. Şekerli her gıda yasaktır neredeyse. Tuzun fazlası da yasaktır. İnmeye yakın içine 1 kaşık tereyağ ve 1 paket vanilya ekliyorum. Hizmetlerimiz artarak devam edecektir.:p 30 Kasım 2016 Küçük prens grip oldu, ağzını mühürledi oğlan. Bir ara çok sevdiği bir çorba vardı, sonra yememeye başlamıştı ama bi ihtimal yer diye yaptım yeniden. Azıcık yedi, abisi sevdi yine, bir tabak daha istedi. 29 Temmuz 2018 Pazar 10:25. Kastamonu’da Erdoğan ailesi 5 kuşaktır şimşir kaşık üretiyor. 12 yaşından beri şimşir ağaçlarına şekil vererek mutfak araç ve gereçleri yapan 56 yaşındaki Mehmet Erdoğan, dede mesleğini yaşatmaya çalışıyor. Kastamonu’nun Cide ilçesinde babasından ve dedesinden şimşir ağacından xvhFFK. Yarın bayram. Eskiler, “Bugün bayram, bir kaşık ayran sana da yeter bana da.” diye hoş bir tekerleme söylerlerdi. Azla yetinip toplumca yan gelip yatmanın değil, çalışıp çabalayarak edindiğimiz az ya da çok neyimiz varsa kardeşçe, barış içinde paylaşmanın önerildiği bir tekerleme. 1789 Fransız Devrimi’nin simgeleşen “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” ilkelerini çağrıştırıyor. Aslında, dinsel bayramları karşılarken bizden yaşlı kalem erbaplarına öykünüp geçmişe özlem’ yazısı yazmayalım, herkesin herkese bol keseden ! sunduğu basmakalıp öğütleri vermeyelim, düşüncesiyle oturuyoruz bilgisayarın başına; içimizdeki, fakirin ekmeği umut’ kırıntıları bile olsa paylaşalım, diye. Biraz Sait Faik romantizmi ve eliaçıklığıyla… Söz gelimi, onun “Öyle Bir Hikâye”sindeki gibi Hidayet bekçilerden kaçarken yazar onu ceketinin dış cebine’ gizler ya! Böylece de sabah yediği simidin burcu burcu susam kokusunu Hidayet’le paylaşır. Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin’in, yârin yanağından başka her şeyi paylaşma’ ülküsüyle koşut bir düşlem hayal!.. HOŞGÖRÜ’NÜN YERİNE… Sait Faiki dün 11 Mayıs, 67’nci ölüm yıldönümünde saygı ve rahmetle andık. Çok değerli öğretmenlerimizden yazar Tahir Alangu 1915 – 1973, Sait Faik’in cenaze törenine katılanların hemen hepsinin, –onun aynı zamanda öykü kahramanları olan– yoksul halk kesimlerinden dostları olduğunu söylerdi. Geçenlerde ilk kez bir akademisyen / politikacıdan işittiğimiz şu sözü, yine Sait Faik’le özdeşleştirdik — Bize asıl gerekli olan şey, karşılıklı hoşgörü’ değil, eş görü’… Sözün sahibi, aynı zamanda CHP Genel Başkan Yardımcısı olduğunu öğrendiğimiz Prof. Dr. Yüksel Taşkın. Genç bilim insanı, ülkemizdeki gerginliklerin giderilmesi için “hoşgörü”nün niçin yeterli olmayacağını da açıkladı — Çünkü, hoşgörü’de bir tepeden bakma hâli söz konusudur. Bir hastalığı sağaltmanın ilk adımı, ona doğru tanı koymak. Prof. Dr. Taşkının tanısı bizce de doğru. Ülkemizde, özellikle erk sahipleri, türlü alanlarda yapmak istedikleri köktenci radikal değişikliklere doğrudan taraf olanlarca bile itiraz edilmesine bırakın eş görü’yü, hoşgörü’yle bakmıyorlar. Dediğim dedikçi büyükleri’ eleştirmek yerine taklit edenler de hiç eksik olmayınca sürekli bir hırgür hâli, muhalif sesleri gittikçe daha sert biçimde susturmaya çalışma dönemleri yaşıyoruz. Namık Kemal, “Bârika-i hakikat, müsademe-i efkârdan doğar.” demiş. Gerçeğin şimşeği, düşüncelerin’ çarpışmasından doğar, anlamında. Tabii ki herhangi bir konuda sabit fikir, bağnazca saplantı’ değil, özgür düşünceler’ arasındaki çarpışmadan’… KUVVEDEN FİİLE… Yine, eskilerden kalma bir deyim “Kuvveden fiile geçmek çıkmak…” Günümüz Türkçesiyle Düşüncelerimizi, inançlarımızı ya da niyetlerimizi uygulamaya koymak. Söz gelimi, sürekli din vurgusu’ ile iç içe / yüz yüze bir toplumuz. Ve İslam’ın beş şartından biri de zekât vermek’. Ama, dinibütün’ geçinen hangi varsılımız kuvveden fiile geçip’ zekâtını malının kırkta birini yoksula veriyor? Haydi, onu da geçtik… * Şu anda Türkiye’deki üç milyon hanenin elektriği kesik. Bunun anlamı En az 12 milyon yurttaşımız, bayrama karanlıkta giriyor. Yoksul ailelerinin çok çocuklu olduğunu düşünürsek belki de 20 milyon… Anayasamızdaki tanımlamasıyla “sosyal devlet” ? asgari ücretten aldığı gibi, hepimizin temel tüketim kalemi elektrikten de yüzde 18 gibi çok yüksek bir oranda vergi KDV alıyor. Yoksulluğu tavan yaptığından faturasını ödeyemeyen 20 milyon kişiyi, karanlığa mahkûm ediyor. * Çiftçilerimizin ise aynı “sosyal devlet”ten milyarlarca lira destek alacağı var, alamıyor. O yüzden de banka ya da tarım kredi kooperatiflerine olan yüksek faizli borçlarını ödeyemiyor; tarlasına, traktörüne haciz konuluyor. Böylece çiftçi, hayvan besicisi, tarımsal üretimden koparılırken pandemi koşullarında gıda maddesi dışalımımız sürekli artıyor. * Öte yandan kamu ihaleleri almakta dünya birincisi’ olan malum Türk müteahhidin, son on yılda tam 30 yazıyla otuz kez vergi borcunun silindiğini, eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, bir soru önergesi üzerine Meclis’te açıklamıştı. Silinen toplam miktar ise ticarî sır’! Biz, “Bugün bayram, bir kaşık ayran sana da yeter bana da.” derken ayranı önümüzden, yayığıyla birlikte alıp götüren; elimize vurulup lokmamızın alınmasına karşı çıkma bilincine sahip bulunmadığımızdan pek emin “Bana sevdanın otoyolları, İkizdere’nin dereleri, çayları, ormanları, sana simit kokuları…” GÜÇLÜYÜZ, AŞARIZ İnanın; bütün bunların üstesinden, toplu eş görü’yle gelebiliriz. Yeter ki ataları binlerce yıllık devlet deneyimine sahip bir ulus olarak çağdaş demokrasi’ çarklarını işletebilelim. Bu ülkeye adanmışlık’ duygusuyla bağlı çok sayıdaki bilim insanımızın / kanaat önderimizin söylediklerini can kulağıyla dinleyelim. Seçip Meclise gönderdiğimiz milletvekilleri, siyasal parti liderleri, üst düzey devlet yetkilileri, bizim hizmetlerinde olduğumuz kişiler değil; bize hizmet etmek için o makamlarda oturuyorlar. Ve toplumumuzun hemen bütün kesimlerinde egemen olan derin umutsuzluk’ bize hiç yakışmıyor. Ayrandan, yayıktan söz etmişken… Benzetmede hata olmaz. İki fare, süt güğümüne düşmüş. Farelerden biri kurtulmak için birkaç dakikalık çabalamanın ardından umutsuzluğa kapılıp kendini bırakmış. Ve güğümün dibini boylayıp boğulmuş. Diğeri ise kurtulmak için öylesine çabalamış ki sütün üzerinde bir tereyağı topağı oluşmuş. Ve fare, topağın üzerine çıkarak kurtulmuş. Biz de dolu güğüme düşmüş olabiliriz ama geçmişteki acı deneyimlerimizden ders alarak artık birbirimize düşmeyelim. Buruk, ezik, mutsuz olarak değil, eş görü’ içinde coşkuyla kutlayacağımız nice bayramlara! DİL YANLIŞLARIMIZ Doğru Türkçe’ konusunda duyarlı olduğunu düşündüğümüz bir tv sunucusu, başarılı tartışma izlenceleri hazırlayıp sunuyor. 9 Mayıs 2021 geceki izlenceye konuk ettiği profesörün sözleri, ekrana şu başlıkla KJ yazıldı “Ekonomi iyileştiği taktirde erken seçim bekliyorum.” Eskimiş Arapça “taktir”in anlamı “damıtma; imbikten geçirme, damla damla akıtma”. Ekrana atılan başlıkta kastedilen ise bilindiği gibi yine Arapça kökenli olup ikinci hecesi d’ harfiyle başlayan “takdir; beğenme, değer verme.” Akademisyen kimliği de olan sunucunun, dakikalarca ekranda kalan yanlış başlığı düzeltmesini boş yere bekledik. GRAM GRAM EPİGRAM’ Ekmek kırıntılarını Alıcı kuşlar yemiş Olsa da masalda Hansel’le Gretel’in… Boş hayal değil bize Çocuk ağzında şeker Bayramlarına dönüş. Fakat Galatasaray-Liverpool maçına gideceğim için, cumartesi çıkacak yazıyı salı gününden yazmak yazıyı ne gün yazdığımın sizleri zerre kadar ilgilendirmediğini biliyorum ama olaya bir anda tuhaf bir şekilde yabancılaştım neyse... Bayram tatili, bayram kutlamaları ne kadar değişti. Nerede o eski bayramlar birader’’ muhabbetinden zaten bayılmış vaziyetteyim. Böyle yazılmış bir yazı daha okuyamayacak haldeyken, bir benzerini yazmam da mümkün de özlediğim şeyler yok mu, tabii ki var? Ama ama zaman değişti, Çelik de değişti Hayatımda yaptığım en kötü esprilerden biriydi, samimi bir şekilde özür diliyorum.* * *Bayram klasiklerini sayıp, Artık kimse bunları yapmıyor. Artık kimse bunlarla ilgilenmiyor’’ türü hayıflanmaları başkalarına bırakalım ve size İstanbul için alternatif bayram programı ziyaretlerin ilk gün tamamlandığını düşünürsek, bugün önünüzde bomboş bir gün olması biraderimiz buradayken, Topesto'yu da alarak uyguladığımız ve kış dönemi çalışma programımıza muhakkak dahil ettiğimiz planı paylaşayım ben bir gün için idealdir. Biz bu planı genellikle kışın ve hafta içi uygulardık. Hálá uyguluyoruz da Riko burada değil. İki herif başbaşa çekilecek bir program da kişi olduğumuzda daha keyifli oluyordu. Fakat program çiftler ve çekirdek aile ekipleri için gayet nasıl uyguluyoruz programı onu anlatayım, siz kendinize uyarlarsınız artık.* * *Sabah beni genelde Topesto uyandırıyor böyle günlerde. Ben de aynen Riko'ya çakıyorum telefonu. Gerekli irtibat sağlandıktan sonra benim evde buluşmak üzere Topesto, sonra, ama hakikaten çok sonra Riko geliyor. Kahve içiliyor. Daha hayata hazır olunmadığından ilk 20 dakika hiç konuşulmuyor, sadece uzaklara 118 aranıyor. Şehir Hatları'nın telefonları alınıyor. Hiçbir seferinde o telefonu kaydetmek gibi pratik bir hadiseyi gerçekleştiremediğimizden, her operasyonda 118 muhakkak zorlu operasyonun ardından Şehir Hatları'ndan Sirkeci-Adalar vapurlarının saatleri belli Bekle bizi güzel Burgaz, rakını içmeye geliyoruz!* * *Vapurda kıçüstüne oturuyoruz. Riko ve Topesto gazete okumaya çabalıyor. Çabalıyor dememin sebebi rüzgardan dolayı, sayfalar üzerinde hakimiyet kuramamaları. Ben daha akıllı olduğum için, kitabımı muhakkak salep içiyor. Biz Topesto ile salep karşıtı değiliz fakat, Riko Paşa gibi vapur yolculuklarında illaki salep içilmesi gerektiğine iner inmez, ilk işimiz iskelenin hemen yakınındaki Sait Faik'in heykeline selam çakmak oluyor. Sait Faik'e bağlılıklarımızı sunduktan sonra sağ tarafa kırıyoruz yıl gitmek nasip olmadı ama eminim yerinde duruyordur Fulya Restoran. Direkt bu güzel mekana yazılıyoruz. Hep kış mevsiminde ve hep alakasız günlerde gittiğimizden Fulya boş oluyor. Hem, biz zaten boş Fulya kenarında faça bir masaya kuruluyoruz. Dışarıda deniz kabarmış, nasıl güzel gözüküyor. İstanbul 'o dakka' uzakta bir yer oluyor.* * *Rakı söyleniyor. Riko her zamanki gibi bütün mezeleri yemek istiyor. Fakat Topesto ve ben mantığı ve muhasebeyi temsilen zor kullanarak da olsa bu muhterem biraderimize engel boş olduğu için hem müziğe, hem açık olan TV kanalına müdahale edebiliyoruz. Bu duruma bir gün araklamışız ya, keyfimiz acayip yerinde. Her şey konuşuluyor, hayaller ipe diziliyor, belki 100'üncü kez aynı anılar şişesi bitince, terbiyesizlik edilip yenisi istenmiyor. Vapur saatinden başka bizi bağlayan herhangi bir şey vakti yaklaşınca Fulya'ya eyvallah deniliyor, Sait Faik'e eyvallah deniliyor ve şehre dönüş için Şehir Hatları'nın güzel isimli vapurlarından birine kapak dönüşte salep değil, sade Türk kahvesi güzel bayramlar. "Bayramlarda hep böyle söylerdi babam Bugün bayram, bir kaşık ayran, bana da yeter, size de yeter. Ne demekti bu? Ayran da nereden çıkıyordu? Yoksa eskiden bayramlarda ayran mı içiliyordu? Eğer öyleyse biz neden ayransız bayram yapıyorduk? Ve bir kaşık ayran bir kişiye bile yetmeyecek kadar azken, birkaç kişiye nasıl yeterdi? Bu sözün anlamını hiç düşünmeden babama katılır, onunla birlikte biz de tekrarlardık Bugün bayram, bir kaşık ayran..." Mustafa Hakkı Kurt'un samimi ve sıcacık anlatımıyla Bizim Evin Halleri, okurlarını kalabalık bir ailenin sevgi ve neşe dolu günlerine davet ediyor! Bayramlarda hep böyle söylerdi babam Bugün bayram, bir kaşık ayran, bana da yeter, size de yeter. Ne demekti bu? Ayran da nereden çıkıyordu? Yoksa eskiden bayramlarda ayran mı içiliyordu? Eğer öyleyse biz neden ayransız bayram yapıyorduk? Ve bir kaşık ayran bir kişiye bile yetmeyecek kadar azken, birkaç kişiye nasıl yeterdi? Bu sözün anlamını hiç düşünmeden babama katılır, onunla birlikte biz de tekrarlardık Bugün bayram, bir kaşık ayran…” Mustafa Hakkı Kurt’un samimi ve sıcacık anlatımıyla Bizim Evin Halleri, okurlarını kalabalık bir ailenin sevgi ve neşe dolu günlerine davet ediyor! Ramazan Bayramı'nın gelmesiyle birlikte yapılacak ibadetler de araştırılmaya başlandı. Müslümanlar için büyük öneme sahip olan mübarek üç aylar geride kaldı ve bayram heyecanı yaşanıyor. Üç gün sürecek bayram boyunca Müslümanlar ibadetlerini yapacak. Peki bayramda yapılacak ibadetler neler? Bayramda hangi dualar okunmalı? Müslümanların beklediği gün geldi çattı. Bir aylık Ramazanın ardından bayrama ulaşmanın huzuru ve mutluluğu yaşanıyor. Ramazan Bayramı’nın gelmesiyle birlikte Müslümanlar da namaz kılarak, dualar ederek ibadetlerini yapmaya hazırlanıyor. Bayramda yapılması tavsiye edilen ibadetleri haberimizde sizler için derledik. İşte Ramazan Bayramı’nda yapılacak ibadetler, okunacak dualar ve çekilecek tesbihler…RAMAZAN BAYRAMINDA YAPILACAK İBADETLER, OKUNACAK DUALAR…Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki Ramazan ve Kurban bayramının gecelerini ihya eden kimsenin kalbi, kalblerin öldüğü gün ölmez.Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, tevbe reddolmaz. Ramazan ve Kurban Bayramı’nın birinci geceleri, Berat Gecesi ve Arefe Gecesi.Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez. Regaib gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban bayramı gecesi.Bayramda erken kalkmak, gusletmek, misvak kullanmak, güzel koku sürünmek, yeni ve temiz elbise giymek, sevindiğini belli etmek, yüzük takmak, karşılaştığı müminlere güler yüzle selam vermek, fakirlere çok sadaka vermek, İslamiyet'e doğru olarak hizmet edenlere yardım etmek, dargınları barıştırmak, akrabayı, din kardeşlerini ziyaret etmek, onlara hediye götürmek sünnettir. Bayram gecelerini ihya eden, büyük saadete kavuşur. Kurban Bayramı geceleri, bayramın 1., 2. ve 3. gününden sonraki gecelerdir. İki hadis-i şerif Bayram gecelerini ihya edenin kalbi, kalblerin öldüğü günde ölmez.Ramazan bayramında bayram namazından önce tatlı yemek, hurma yemek, hurmayı 1, 3, 5 gibi tek adet yemek, teke riayet etmek, sünnettir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki Allahü teâlâ tektir, teke riayet edeni sever.Bayram günleri sevinmek, neşelenmek gerekir. Hazret-i Ebu Bekir, kızı Âişe validemizin evine gidince, iki cariyenin tef çalıp oynadığını gördü. Ensar-ı kiramın kahramanlıklarını övüyor, destan söylüyorlardı. Hazret-i Ebu Bekir, Resulullahın evinde böyle şey yapılmasının uygun olmayacağını bildirerek, onların susmalarını söyledi. Düğünlerde ve bayramlarda, kadınların def çalmaları caiz olduğu için, Peygamber efendimiz, Hazret-i Ebu Bekir'e, Onlara mani olma! Her kavmin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır. Bayram, sevinç günleridir olanların, bayramı beklemeyip, hemen barışması gerekir. Allahü teâlâyı ve Peygamber efendimizi seven, insanların kusurlarına bakmaz, hoşgörülü olur. İyi insan, [mümin], herkesle iyi geçinir. Başkalarına sıkıntı vermediği gibi, onlardan gelecek eziyetlere de katlanır. Bir kusuru için kimseye darılmamak olsa bile üç günden fazla sürmemeli. Şayet bayrama kadar süren bir dargınlık olduysa, daha fazla gecikmeden barışmalı. Hadis-i şeriflerde buyuruldu kiBirbirinizle münasebeti kesmeyin! Birbirinize arka çevirmeyin! Birbirinize kin ve düşmanlık beslemeyin! Birbirinizi kıskanmayın! Ey Allah'ın kulları kardeş olun! Bir Müslümanın diğer kardeşine darılarak üç günden çok uzaklaşması helâl değildir.Müslümana üç günden fazla dargın duran Cehenneme gider.Birbirine dargın iki kişiden, hangisi önce selam verirse, günahları affolur. Verilen selamı öteki almazsa, melekler alır. Selam almayana da şeytan, sevinçle iltifatta bulunur.Müminin kardeşine üç günden çok dargın durması caiz değildir. Üç gün sonra, ona selam verip hatırını sormalıdır. Onun selamını alırsa, birlikte sevaba ortak olurlar. Selamını almazsa günaha girer. Selam veren de küs durma mesuliyetinden kurtulmuş olur.Din kardeşiyle bir yıl dargın duran, onu öldürmüş gibi günaha girer.Ameller, pazartesi ve perşembe günleri Allahü teâlâya arz olunur. Allahü teâlâ da, kendisine şirk koşmayan herkesi affeder. Ancak bu mağfiretten, birbirine kin tutan iki kişi istifade edemez. Allahü teâlâ, “O iki kişi barışıncaya kadar amellerini bana getirmeyin” buyurur.İki kişi, birbirine dargın olarak ölürse, Cehennemi görmeden Cennete giremez. Cennete girseler de birbiriyle karşılaşamazlar.Ramazan gittiği için değil, günahlarımızın affolduğu için, büyük sevab ve nimete kavuştuğumuz için bayram yapıyoruz. Hadis-i şerifte buyuruldu kiBayram sabahı Müslümanlar, namaz için camilerde toplanınca Allahü teâlâ meleklere, “İşini yapıp ikmal edenin karşılığı nedir?” diye sorar. Melekler de, “Ücretini almaktır” derler. Allahü teâlâ da, “Siz şahit olun ki, Ramazandaki oruçların ve namazların karşılığı olarak, kullarıma kendi rızamı ve mağfiretimi verdim. Ey kullarım, bugün benden isteyin, izzet ve celâlim hakkı için istediklerinizi veririm” buyurur.Peygamber efendimiz, Ramazan ayının son günü Allahü teâlâ, oruç tutanları affeder buyurunca, Eshab-ı kiram, Ya Resulallah, o gün Kadir gecesi mi? diye sual etti. Onlara, Bilmez misiniz ki, iş yapana, işi bitirince ücreti verilir BAYRAMI DUALARIBizleri ve bütün kâinatı yoktan var eden; varlığından, sevgisinden ve rahmetinden haberdar eden Yüce Rabbimiz! Rahmeti ile bütün varlığı, kâinatı kuşatan, Rahman ve Rahim olan Rabbimiz! Yerin ve göklerin yegâne sahibi; kalplerimizin, sırlarımızın, niyet, gaye ve hedeflerimizin yegâne mâliki Yüce Mevlâmız! Hakkıyla ifade etmekten aciz kaldığımız hamdimizi, şükrümüzü, duamızı sen kabul eyle! Salat-ü selamımızı, tahiyyat-ü ikramımızı, her türlü ihtiramımızı Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’ya, onun âl, ashâb ve etbaına gönderiyoruz. Kabul eyle Allah’ım! Yâ ilahe’l-âlemîn!Şu mübarek bayram sabahında huzuruna geldik. Sana layık bir kul olamayışımızın mahcubiyeti içinde divanına durduk. Şükrümüzü hakkıyla eda edemeyişimizin bilincindeyiz. Bizi huzurundan boş çevirme Allah’ım! Ya Rabbi!Kıldığımız namazlarımızı, tuttuğumuz oruçlarımızı, okuduğumuz mukabelelerimizi, indirdiğimiz hatm-i şeriflerimizi, verdiğimiz zekât ve fitrelerimizi, yaptığımız zikirleri, tesbihatı, dua ve niyazlarımızı, ibadet ve taatlerimizi, hayır ve hasenatımızı, şu Ramazan Bayramı hürmetine en güzel şekliyle kabul eyle Allah’ım!Tüm bunlardan hâsıl olan ecir ve sevâbı; Öncelikle Hz. Âdem’den itibaren insanlığa rehber olarak gönderilen bütün peygamberan-ı izama ve rusul-ikirama, hâssaten hayat rehberimiz Kur’an-ı bize tebliğ eden Peygamberimiz Muhammed Mustafa onun aline, ashabına, ezvacına, ehli beytine hediye eyledik, vâsıl eyle Allah’ım!Kur’an’ı elden ele, dilden dile, gönülden gönüle bizlere ulaştıran huffazın, ulemanın, sulehanın, din-ü devlet, mülk-ü millet uğrunda canlarından geçen aziz şehitlerimizin, ahirete göç eden kahraman gazilerimiz ile bütün ehl-i imanın aziz ruhlarına hediye eyledik haberdar eyle Allah’ım!Bu mübarek bayram sabahında camimizde “âmin” “âmin” diye nidada bulunan bütün cemaatimizin cümle geçmişlerinin ruhlarına hediye ediyoruz, cümlesini hissedar eyle Allah’ım!Allah’ım! Varlık âlemine ibret nazarıyla bakabilmeyi bizlere nasip eyle! Bedenlerimizi ve kalplerimizi imansız, Kur’ansız, harap evler gibi olmaktan muhafaza eyle!Bizlere daima iman ve istikamet üzere olmayı ihsan eyle Allah’ım! Bizlere hakkı hak bilip hakka sarılmayı, batılı da batıl bilip ondan da uzaklaşmayı; Kur’an’a, Furkan’a tabi ve hizmetkâr olmayı nasip eyle!Kur’an-ı Kerim’i; kalplerimizin gıdası, ruhlarımızın şifası, kabirlerimizin ziyası, maddî ve manevî dertlerimizin devası eyle. Kerim Kitabımızı ve Peygamberimiz sünnetini doğru anlayıp hakkıyla yaşamayı bizlere lütfeyle Allah’ım!Bize bahşettiğin ömür sermayemizi rızana uygun geçirmeyi nasip eyle! Bizleri Sana layık bir kul, Habibine layık bir ümmet eyle Allah’ım!Ya Rabbi! Bizleri anne-babalarımıza hayırlı evlatlar eyle!Hayatımızı paylaştığımız eşlerimize, göz bebeğimiz yavrularımıza karşı görevlerimizi hakkıyla yapabilmeyi ihsan eyle Allah’ım! Onlara sevgi, şefkat, merhamet, ülfet ve muhabbetle muamele etmeyi nasip eyle! Ailelerimize dirlik, düzenlik ve huzur ihsan eyle!Evlatlarımızı sana itaatkâr, vatana ve millete hayırlı eyle. Onların kalplerini iman ve Kur’an nuru ile tenvir eyle Allah’ım!Ya İlahî! Bu toprakları vatan kıldığımız günden bugüne i’lâ-i kelimetullah uğruna can veren bütün şehitlerimize, gazilerimize merhametinle muamele eyle, onların makamlarını âli eyle. Allah’ım! Millet olarak bizlere, şehitlerimizin aziz hatırasını, milletimizin ruh ve gönül dünyasında yaşatmayı nasip eyle! Bizleri, onların uğruna canlarını verdikleri yüce değerlere hakkıyla sahip çıkan, bu kutsal emanetin sorumluluğunu yerine getiren kullarından eyle!Âlem-i İslam’ı cehalet, tefrika ve fakirlik hastalığından kurtar! Ümmet-i Muhammedi yeniden aziz bir ümmet eyle! Bizlere adaleti ayakta tutan bir ümmet olmayı nasip eyle!Ya Rabbi! Bu mübarek mekânda bedenlerimizi buluşturduğun gibi kalplerimizi ve ruhlarımızı birbirine yaklaştır! Kırık kalpleri onarmayı, yaralı gönülleri imar etmeyi; haset, kin ve nefretten uzak durabilmeyi, aramızda sevgi, merhamet ve kardeşlik köprüleri kurabilmeyi lütfeyle Allah’ım!Birlikte yaşadığımız dünyamız ve tüm mahlûkat bize emanet, biz de birbirimize emanetiz. Bu emanetin gereği olarak mazlumlara, gariplere, yetimlere, kimsesizlere sahip çıkmayı; çocukların, kadınların, yaşlıların, engellilerin hak ve hukukunu korumayı bizlere nasip eyle Allah’ım!Bu bayram sabahı hürmetine; ortak evimiz olan dünyamızı savaşlarla, işgallerle, katliamlarla, açlıklarla milyonların inlediği bir enkaz olmaktan kurtar!Âlemlere rahmet Muhammed Mustafa Efendimizin “Allah’ım zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınıyoruz” şeklindeki duasıyla sana yalvarıyoruz. Masumların, mazlumların akan kanının dinmesini, yüzlerinin gülmesini bir an önce lütfeyle Allah’ım!Allah’ım! Ümmet-i Muhammed’e hizmette bizlere güç ve kuvvet ihsan eyle. Kan ve gözyaşına boğulmuş, insanca ve kardeşçe yaşamaya dair ümidini yitirmiş insanlığa bizleri yeniden umut eyle! Ya Rabbi!Bizleri, iyilik ve takvada yardımlaşan, hak ve hakikatin yolunda olanlardan eyle! Bizleri, birbirine kin güdenlerden, buğzedenlerden, birbirinden nefret duyanlardan; fitne çıkaranlardan, gıybet ve iftiraya bulaşanlardan, kul hakkına girenlerden eyleme Allah’ım! Bizleri, kendisi için istediğini mümin kardeşi için de isteyenlerden; işlerini adalet, hakkaniyet, merhamet ve şefkatle icra edenlerden eyle Allah’ım! Bu mübarek bayram sabahı hürmetine hasta kullarına acil şifalar, dertli kullarına devalar, borçlu kullarına edalar ihsan eyle Allah’ım!Rabbimiz! Şu mübarek Bayram sabahında gazabından rızana; cezandan affına sığınıyoruz. Bizleri affeyle; tövbeleri kabul edilip, günahları bağışlananlardan eyle!“Rabbimiz! Yalnız sana güvenip dayandık, sana yöneldik ve sonunda da senin huzuruna varacağız.” diye sana yakaran İbrahim lisanıyla yalvarıyoruz. Huzuruna tertemiz yüzle, salih amellerle varmayı bizlere nasip eyle Allah’ım! Bizleri zikrinde, şükründe, hüsn-i ibadetinde daim eyle. Bedenlerimize sıhhat ve afiyetler ihsan eyle.“Eğer kendilerine azap edersen onlar senin kullarındır. Şayet onları bağışlarsan aziz ve hakîm olan sensin.” diye yalvaran İsa lisanıyla sana iltica ediyoruz. Hata ve eksiklerimize bakıp bize azap eyleme. Rahman ve Rahim olansın, bizlere mağfiret eyle Allah’ım! Peygamberimizin dilinden hiç düşürmediği dua ile sana yöneliyoruz “Allahümme inneke afüvvün, kerimün, tühıbbül afve fa’fu anna” “Allah’ım! Sen affedicisin. Sen Kerim’sin. Affetmeyi seversin. Bizleri affeyle!”Allah’ım! Bütün peygamberlerin yaptığı dua ile sana sığınıyoruz. “Rabbena atina fi’d-dünya haseneh, ve fi’lahirati haseneh, ve kına azabe’n-nar.” “Rabbimiz! Bize dünyada güzellikler ihsan eyle, Ahiret’te de güzellikler ihsan eyle. Bizi cehennem azabından muhafaza eyle.”Yâ Rabbe’l-Âlemîn! Vefat anımızda dilimiz zikrinle meşgulken, alnımız secdede iken, senin sevdiğin ve razı olduğun bir hal üzereyken ruhumuzu kabzeyle! Ecel şerbetini içeceğimiz son nefesimizde, Kelime-i şahadet ki buyurun, diyerek, ruhumuzu teslim edebilmeyi, imanlı ve selim bir kalp ile huzuruna çıkmayı cümlemize nasip eyle! Bizleri cennetinle, cemalinle müşerref olan kullarından eyle. Dualarımızı en güzel şekilde kabul eyle Allah’ım! İlginizi Çekebilir İl il bayram namazı saatleri 2020! Ramazan Bayramı namazı nasıl kılınır? Diyanet bayram namazı vakitleri... İlginizi Çekebilir Duha, kuşluk namazı İşrak namazı nasıl kılınır? Kuşluk namazı saat kaçta?

bir kaşık ayran bana kaldı bayram