🪼 Fetö Soruşturma Ne Kadar Sürer

Darbe girişiminin ardından 62 ilde açılan 269 davada 6 bin 880 sanık bağımsız Türk mahkemeleri önünde hesap verirken, yargılamalar FETÖ'cülerin ikiyüzlülüğünü de tüm Adli yardımlaşma çerçevesinde Fetullah Gülen ve FETÖ masaya yatırılacak. Hatta soruşturma tutuklamaya kadar gidebilir. Ne kadar sürer bilemem, ama er veya geç kaçınılmaz son Eski Askeri Hâkim Ahmet Zeki Üçok, FETÖ ile mücadelenin resmi olarak 30 Haziran’da bittiğini söyledi. Üçok, Emniyet müfettişlerine, “Elinizdeki FETÖ dosyalarını 30 Haziran’a FETÖ Özdemir'i para ile satın aldı Türkiye'nin Almanya'nın düşmanca politikalarına karşı yaptırım uygulaması gerektiğini belirten Türkiye Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen, Angela Merkel'in, 'Gezi olaylarından itibaren düşmanca politikalar uyguluyor, Almanlar her zaman düşman Şuana kadar bir çok gözaltı gerçekleşirken, FETÖ pisliğini temizlemek için bir suç duyurusu da Beşiktaş taraftarı tarafından yapılıyor. Beşiktaş taraftarının, Galatasaray kulübü ve eski futbolcuları için açtığı, 200 küsür CD kayıtları ve banka hesaplarının bulunduğu bu soruşturmanın yazılı belgesini Tabii aslına bakarsak; FETÖ'nün devletten ne kadar temizlendiği tartışılır. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde cemaatin kriptosu personel tespit ediliyor. Hem de üst rütbeli. BALIKESİR (AA) - Balıkesir 'de, Fetullahçı Terör Örgütü 'ne ( FETÖ) yönelik operasyonda, aralarında muvazzaf askerlerin de olduğu 9 zanlı gözaltına alındı. Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, ankesör ve kontörlü telefonlardan periyodik aralıklarla ardışık olarak arandıkları anMqvN. Son dönemde hemen hemen her hafta, Türk Silahlı Kuvvetleri TSK içindeki FETÖ operasyonları ile ilgili haberlerle güne başlıyoruz. Zaman zaman diğer devlet kurumlarından da, az da olsa, FETÖ’cülerin uzaklaştırıldığına dair haberler çıkıyor. TSK’nın FETÖ’den arındırılma süreçlerinde hâlâ rakamların yüksek olması, ister istemez kamuoyunda birtakım soruları da gündeme getiriyor. Sorulardan en önemlisi, 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden epeyce bir zaman geçmesine rağmen, hâlâ arındırmanın tamamlanamamış olması üzerine. İkinci soru da, TSK içinde bugüne kadar FETÖ’cüler kendisini hâlâ gizleyebildiyse, diğer kurumlarda FETÖ arındırma ve temizlik süreçlerinin sona erip ermediği ile ilgili. Devletin FETÖ’den arındırılmasının belirli bir zaman alması kaçınılmaz. Önemli olan devletin FETÖ tehdidine karşı mücadelede kararlılığını sürdürmesidir. Diğer taraftan da devletin kararlılığının tüm kurumlarda, aynı hassasiyetle devam ettirilmesi de elzemdir. TSK içindeki FETÖ’cülere karşı son aylarda giderek hızlanan operasyonların, aslında bir süreçle ilgili olduğu anlaşılıyor. Sürecin bir tarafında, yargı ve güvenlik birimlerinin örgütün yapısı ve işleyişi ile ilgili, ankesörlü telefon ve ardışık arama gibi yöntemler üzerinden zamanla yeni bilgilere ulaşması bulunmakta. Bu tip yöntemlerin ortaya çıkarılmasıyla da, TSK yapılanmasındaki kripto FETÖ’cüler çözülmeye başladı. Hakkında soruşturma başlatılan askerlerin yarıya yakını itirafçı olmuş, itirafların neticesinde de sivil imamlara ulaşmak daha da kolaylaşmıştır. Sürecin diğer tarafında ise, aslında TSK içinde belirlenen FETÖ’cülerin hepsinin bir anda gözaltına alınmadığı gerçeği var. Özellikle aynı anda birçok FETÖ’cünün gözaltına alınması durumunda, gözaltı süresinin dört gün olduğu dikkate alındığında, sorgulama, savunmalarını alma ve mahkemeye sevk etme süreçleri yeterince titizlikle yapılamayacağı için böyle bir uygulamanın yapıldığı anlaşılıyor. Aslında TSK’nın FETÖ’den arındırma süreçlerindeki rakamlara bakıldığında yargı ve süreci yöneten güvenlik birimlerinin doğru yolda olduğu da görülüyor. Millî Savunma Bakanlığı Halkla İlişkiler Başkanlığı geçtiğimiz hafta, basını terörle mücadele konusunda bilgilendirdi. Söz konusu bilgilendirmede tüm terör örgütleri ile mücadelede güncel rakamlar açıklandı. Buna göre, bugüne kadar, FETÖ ile mücadele kapsamında 15 bin 2013 personel, TSK’dan ihraç edilmiş. Ayrıca, 6 bin 838 personel hakkında da adli ve idari işlemin sürdüğü duyuruldu. Adli ve idari işlemin sürdüğü kişilerin bir kısmının firari, bir kısmının itirafçı olduğu ve bir kısmının da açığa alındığını belirtmek gerek. Özellikle OHAL’den sonraki arındırma ve temizlik süreçlerinin daha uzun süreye yayıldığı da biliniyor. OHAL, Temmuz 2018’de kaldırıldı. Söz konusu tarihten Ocak 2019’a kadar yapılan operasyonlarda TSK’da toplam gözaltına alınan FETÖ şüphelisi 4 bin 340. Bunlardan itirafçı olup adli kontrolle serbest bırakılanlar 2 bin 183 kişi. Tutuklananlar ise bin 565 kişi. Sayılar her hafta değişiyor. FETÖ üyeliği operasyonlarının aksine, 15 Temmuz’da fiilî darbe girişimine katılanlarla ilgili davalarda sona yaklaşıldı. Sanık sayılarının çokluğuna ve dava dosyalarının çok geniş olmasına rağmen, bu alandaki yargılamaların hızlı, etkin ve adil yapıldığı ile ilgili genel bir kanaat oluştu. Toplam 289 fiilî darbe davasından 241’i karara bağlandı. 48 davanın görülmesine ise devam ediliyor. Devam eden ve karara bağlanmayan davaların içinde en uzun sürmesi beklenen, 475 sanıklı Akıncı Üssü Davası idi. Dün itibarıyla bu davada savcı mütalaasını tamamladı. Ve savcı, darbeyi Akıncı Üssünden yöneten sivil imamlara, 79’ar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Dolayısıyla, bu dava da bundan sonra çok uzun sürmez. Devletin FETÖ’den arındırılmasının bir süreç olduğunu bilmek gerekiyor. Ve bugüne kadar ortaya çıkan uygulamalara bakıldığında epeyce de süreceği anlaşılıyor. Dolayısıyla, bu konuda devletin tüm kurumlarındaki kararlılık ilk günkü gibi devam etmeli. Kamuoyu oluşturucuları da FETÖ konusunda toplumsal hassasiyetin sürmesi için sorunun takipçisi olmalı… [Türkiye, 22 Ocak 2019] İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, aralarında emekli Albay İbrahim Sezer'in de olduğu 63 kişi müşteki, eski emniyet müdürü Nazmi Ardıç'ın da aralarında bulunduğu 43 kişi ise sanık olarak yer 28 Nisan 2010'da yurt dışından gönderildiği anlaşılan bir e-mail ihbarı ile Vika, Dilara ve Gül isimli kişilerin liderliğindeki fuhuş çetesinin yurt dışından kadın getirterek zorla fuhuş yaptırdığının iddia edildiği çete içerisinde18 yaşından küçüklerin de bulunduğu ve fuhuş yaptırılan kadınların uyuşturucu bağımlısı haline getirildiği öne sürülen ihbarda, ayrıca İbrahim Sezer isimli o tarihte subay olarak görev yapan kişinin de fuhuş çetesi olarak gösterilen Vika, Dilara ve Gül isimli kişilerle irtibatlı olduğu, sık sık Kadıköy'deki ikametini fuhuş amaçlı kullandığının iddia edildiği asker olduğu tespit edilen Zeki Mesten'in de bu fuhuş örgütü ile irtibatlı olduğu yönündeki ihbar doğrultusunda İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince soruşturma başlatıldığı ifade soruşturma kapsamında, ihbarda ismi geçen İbrahim Sezer'in bir arkadaşına ait olup ara sıra uğradığı ve anahtarı kendisinde bulunan Kadıköy'deki evde arama yapıldığı, birtakım fiziki belgeler ile dijital materyallere el konulduğu ve özellikle bu dijital materyallerdeki bilgiler gerekçe gösterilerek suçlamalar yapıldığı Polis hattına gelen "fuhuş" ihbarlarıİddianamede, bu gelişmelerin akabinde 2 ve 4 Ağustos 2010'da 155 Polis İhbar Hattı'na gelen ihbarla TSK içerisinde bir fuhuş çetesi olduğu, bu çetenin özel olarak kiraladığı evlerde temin ettiği kadınlarla üst düzey komutanların, subayların ve öğrencilerin fuhuş yapmasının sağlandığı yönünde iddialarda bulunulduğu iddialara dayalı olarak ihbarda ismi geçenlerden Emrah Karaca adına çıkartılan arama kararı ile Mehmet Emrah Küçükakça'nın evinde, Burak Bekar adına çıkartılan arama kararıyla Burak Çetin'in evinde ve Deniz Mehmet Irak'ın evinde aramalar yapıldığı bilgisine yer verilen iddianamede, aramalarda ele geçirilen dijital materyallere el konulduğu haklarında arama yapılan kişilerin evlerinde bulunan dijital materyallerdeki verilerde; sanıkların bir kısmının fuhuş, şantaj ve tehdit amaçlı suç örgütü kurduğu, kiminin örgüt üyesi olduğu, birçok TSK personeli hakkında kişisel verileri hukuka aykırı şekilde temin edip örgüte teslim ettikleri, devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin ederek örgüt arşivine ulaştırdıkları, özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğini ihlal ettikleri iddiasıyla soruşturma yürütüldüğü soruşturma kapsamında o tarihte İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli polislerin çeşitli arama, el koyma, yakalama, gözaltı, gözaltı uzatma, dinleme, teknik takip, dijital tespitleri, dijital inceleme tespitleri, kaset incelemesi gibi usule ilişkin konularda görev aldıkları belirtilen iddianamede, yürütülen soruşturma sonucunda ilgili savcılık tarafından İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığı TÜBİTAK projelerini engellemeye çalıştıklarını iddia ettilerSubayların içinde olduğu iddia edilen suç örgütünün, TSK, TÜBİTAK, HAVELSAN ve GES Komutanlığı gibi devletin en stratejik kurumlarında yapılanmaya gittiği, örgütün arşivinde bulunan İbrahim Sezer'e her türlü bilgi, belge ve materyallerin gönderildiği, özellikle TÜBİTAK tarafından TSK içinde yürütülen ve ülke yararına gerçekleştirilen projeleri durdurmaya, yavaşlatmaya ve engellemeye çalıştıkları, casusluk faaliyetleri kapsamında elde ettikleri bazı belge ve projeleri yabancı ülkelere pazarladıklarının, söz konusu İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın iddianame içeriğinde ileri sürüldüğü İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan ve bu davanın müştekisi olan kişiler hakkında önce mahkumiyet kararı verilmesi, sonrasında beraat etmelerine kadar devam eden adli süreçle ilgili bilgilere yer kamuoyunda "Askeri Casusluk" soruşturması olarak bilinen soruşturmayı yürüten kişilerin düzmece delillere dayanarak örgütlü bir şekilde soruşturmalar yaptıklarının anlaşılması sonucu, o tarihte İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görev yapan ve bu soruşturmalarda görev alan ilgili emniyet personeli hakkında soruşturmaya başlandığı vurgulandı."Askeri Casusluk" davasındaki delillerden telefon tape kayıtlarında yapılan yanlışlığın resmi yazı ile bildirilmesine rağmen bu durumun iddianamede yer aldığı, başka kişi adına çıkartılan ihbar ve arama kararlarına rağmen ilgili dosyanın sanıklarından Mehmet Emrah Küçükakça'nın evinde arama yapıldığı dair tek bir tape yokİddianamede, elde edilen dijitallerin uzun bir süre gerek soruşturmada gerekse yargılama aşamasında ilgili sanık ve avukatlarının erişimine açılmayıp savunma haklarının ciddi şekilde kısıtlandığı, sanıkların örgüt kapsamında fuhuş yaptırdıkları ya da yer temin ettiklerinin iddia edildiği ancak fuhuş çeteleri ile tek bir telefon kayıtlarının dahi olmadığı, fuhuş yaptırılan herhangi bir kadının bulunmadığı soruşturma dosyasında sanıkların askeri ve siyasal casusluk yapmak kaydıyla bir araya geldiklerinin öne sürüldüğü ancak dosya kapsamında tespit edilen herhangi bir yabancı ülke temsilcisi ya da ajanın dosyada bulunmadığı anlatılan iddianamede, aramalarda ele geçirildiği iddia edilen dijital materyallerin sanıklar tarafından oluşturulduğu tespitinin adli raporlara göre mümkün bulunmadığı bu hususlar bir bütün olarak ele alındığında, "Askeri Casusluk" soruşturmasının başladığı andan itibaren soruşturma aşamalarında görev alan ve o tarihte İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli müdür, müdür yardımcısı, emniyet amiri ve polis memuru gibi görevlerde bulunan kişilerin söz konusu soruşturma işlemlerinde çeşitli usulsüzlükler yaptıkları ifade talimatıyla yaptılar"Askeri Casusluk" soruşturmasında çok sayıda kişi hakkında dinleme yapıldığı, usulüne uygun olmayan ve gerçeğe aykırı bazı tapeleştirmelerin yapıldığı, yine arama ve el koyma işlemi yapılan çok sayıda kişiye ait dijitallerin mevcut olduğu, bunların delil olarak toplanması, imajlarının alınması ve incelenmesinde çeşitli usulsüzlüklerin yapıldığı, çok sayıda kişinin mağduriyetine ve mahkumiyet kararı almasına sebep olunduğu, sanıkların bu usulsüz eylemleri FETÖ'nün emir ve talimatlarıyla yaptıkları sanık Nazmi Ardıç'ın "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği", "görevi kötüye kullanma", 48 kişiye karşı "iftira", 2 kişiye karşı "hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek", "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak", 35 kişiye karşı "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma", "devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme" ve "siyasal veya askeri casusluk" suçlarından toplam 247 yıl 3 aydan bin 31 yıl 6 aya kadar hapsi Ahmet Davulcu'nun 35 kişiye karşı "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma", "görevi kötüye kullanma", "iftira", "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği", "devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme" ve "siyasal veya askeri casusluk" suçlarından 178 yıl 9 aydan 874 yıl 6 aya kadar hapsi talep diğer sanıkların da benzer suçlardan 6 yıl 3 ay ile 800 yıl arasında değişen çeşitli suçlardan hapisleri tarafından onaylanan iddianame, İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesince kabul heyeti, tensip zaptında dosyanın müştekilerine duruşmanın günü ve saatinin bildirilerek adreslerine çağrı kağıdı gönderilmesine karar sanıklar Ahmet Davulcu, Ahmet Taş, Ahmet Erkut Can ve Dursun Ali Demir hakkında yakalama kararı çıkarılmasına karar veren heyet, gizli tanık "Garson"un ifadesinin celse arasında alınmasına ve müşteki sayısının çokluğu nedeniyle yargılamanın Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu karşısındaki salonda yapılmasına hükmeden heyet, ilk celsenin 20, 21 ve 22 Aralık'ta yapılmasını süreciKapatılan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, "şantaj ve askeri casusluk" iddialarına ilişkin emekli Albay İbrahim Sezer'in de aralarında bulunduğu 4'ü tutuklu 56 sanığın yargılandığı davaya ilişkin kararını 2 Ağustos 2012'de sanıkların "fuhuş" ve "askeri casusluk" suçlarından beraatlarına hükmeden heyet, sanıklar İbrahim Sezer, Tamer Zorlubaş, Mehmet Seyfettin Alevcan ve Deniz Mehmet Irak'ın tahliyesine karar Şafak Yürekli'nin "suç örgütüne yardım etmek ve yasaklanan bilgileri temin etmek" suçlarından 2 yıl 7 ay 20 gün ve emekli Albay İbrahim Sezer'in de "suç örgütü üyeliği, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri kullanmak ve özel hayatın gizliliğini ihlal" gibi suçlardan 15 yıl 7 ay 14 gün hapisle cezalandırılmasına karar veren heyet, benzer suçlardan eski TÜBİTAK Daire Başkanı Yücel Çipli'nin 13 yıl 6 ay 15 gün, eski TÜBİTAK görevlisi Merdan Metin'in 8 yıl 4 ay, Yarbay Mehmet Seyfettin Alevcan'ın 15 yıl 7 ay 14 gün, Zeki Mesten'in 11 yıl 3 ay, Tamer Zorlubaş'ın 7 yıl 11 ay, Yüzbaşı Ebru Nilhan Bozkurt'un 5 yıl 10 ay ve Yüzbaşı Yekdane Ebru Ercüment'in de 9 yıl 2 ay hapisle cezalandırılmasına hükmetmiştiDiğer 36 sanığı da benzer suçlardan 1 yıl 8 ay ile 10 yıl 7,5 ay arasında değişen oranlarda hapis cezasına çarptıran heyet, bir sanığın dosyasının ayrılmasını, 10 sanığın da tüm suçlardan beraatını Mahkemesi'nin "hak ihlali" kararıTemyiz incelemesi yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 6 Aralık 2013'te 43 sanık hakkında verilen mahkumiyet ve beraat kararlarını kararının ardından 43 sanık hakkında yakalama emri çıkarıldı, bu sanıklardan Necmi Yıldırım, Tamer Çetin, Adnan Yılmaz, Alpay Aksu ve Senay Hatice Sarıgöz kararlar onanan 25 sanığın avukatları, "Ergenekon" ve "Balyoz" davalarında kumpas kurulduğu iddialarına ilişkin bazı siyasilerin beyanlarını dikkate alarak, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesine yeniden yargılama talebinde bir heyet tarafından değerlendirilen talep, 4 Şubat 2014'te "siyasiler ve yazarların beyanlarının, yeni delil olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı" gerekçesiyle reddedildi ve İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin kapatılması üzerine dosya Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne tüm sanıkları, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddedilmesi üzerine 6 Ocak 2014'ten itibaren Anayasa Mahkemesine "hak ihlali" yapıldığı gerekçesiyle bireysel başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi de 9 Ocak 2015'te 44 sanığın "haklarının ihlal edildiği" yönünde karar 5. Ağır Ceza Mahkemesi de kararın eline ulaşmasının ardından infaz aşamasında bulunan 44 hükümlünün infazının durdurulmasına ve bu sanıklar hakkında yargılamanın yenilenmesine hükmetmişti. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin "hak ihlali" yönünde verdiği kararın ardından yeniden görülen davayı 29 Ocak 2016'da karara kapsamında toplanan deliller, sanık savunmaları, dijital delillerle ilgili bilirkişi raporu ve delillerin toplanmasındaki usulsüzlükleri dikkate alan mahkeme heyeti, sanıkların üzerlerine atılı suçları işlemediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle beraatlerine heyeti, 15 Mart 2016'da ise İstanbul'daki "Askeri Casusluk" davasında, soruşturma ve kovuşturma aşamasında görev almış, hukuka aykırı delil toplayan, temin eden soruşturma ve kovuşturma makamları hakkında hukuki ve cezai sorumluluklarının tespiti amacıyla Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştu. Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi HAS üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz. Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda KPSS ortaya atılan kopya iddialarını inceleyen DDK, savcılığa suç duyurusunda bulundu. Savcılık soruşturma başlattı. DKK Başkanı Yunus Arıcı da konuyla ilgili yaptığı son açıklamada "Ne tek bir gencimizin hakkını yediririz ne de Devletimizin güvenilirliğine halel gelmesine göz yumarız." ifadelerini kullandı. Şu anda en çok merak edilen konu ise milyona yakın adayın katıldığı KPSS'nin iptal edilip edilemeyeceği. Elde edilen bilgiler doğrultusunda KPSS'nin akıbetiyle ilgili ortaya iki farklı olasılık çıkıyor. Kamu Personeli Seçme Sınavı'nda KPSS bazı sınav sorularının bir yayınevinin deneme sınavı sorularıyla aynı olduğuna ilişkin iddialar sonrası Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Devlet Denetleme Kurulu DDK inceleme başlattı. DDK, incelemenin ardından savcılığa suç duyurusunda bulundu. Savcılık jet hızıyla soruşturma başlattı. DKK BAŞKANINDAN AÇIKLAMA Devlet Denetleme Kurulu Başkanı Yunus Arıncı Devlet Denetleme Kurulu olarak KPSS sınavına yönelik incelemelere titizlikle devam ediyoruz. Vatandaşlarımız müsterih olsun. Ne tek bir gencimizin hakkını yediririz ne de Devletimizin güvenilirliğine halel gelmesine göz yumarız. Polis de Yediiklim Yayınevi'ne baskın düzenledi. İddialar üzerine dün Resmi Gazete'de Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla yayınlanan kararla ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün görevden alındı. "Tek bir evladımızın dahi mağdur olmasına asla müsaade etmeyiz" açıklaması yapan Başkan Erdoğan, eş zamanlı olarak DDK'ya tam yetkiyle inceleme talimatı verdi. KAPSAMLI İNCELEME DDK müfettişleri, dün öğleden sonra ÖSYM Başkanlığı'na giderek ilk incelemelere başladı. DDK, KPSS lisans oturumundaki bazı sorulara ilişkin iddialar konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Başsavcılık "Sahtecilik", "Kamu aleyhine dolandırıcılık" ve "Görevi kötüye kullanma" suçlarından soruşturma başlattı. Savcılığın soruşturma açmasından sonra harekete geçen polis Yediiklim Yayınevi'nin Ankara'da bulunan merkez ofisi ve deposuna baskın yaptı. Bu arada YÖK de iddialarla ilgili soruşturma başlattı. DDK Başkanı Yunus Arıncı sürecin nasıl yürütüleceğini SABAH'a anlattı. Başkan Erdoğan'ın talimatının ardından dün bir ekip kurduklarını anlatan Arıncı, "İncelemeyi hemen başlattık. Daha önce de beyan ettiğim gibi problemli bir durum var görünüyor. İncelemenin ne kadar süreceği konusunda net bir şey söylememiz şimdilik mümkün değil. Neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Ancak çok kapsamlı bir inceleme yapacağız. Herhangi bir mağduriyet yaşanmaması adına incelemeyi en kısa zamanda tamamlayacağız ve sonucu hızlı bir şekilde Cumhurbaşkanımıza sunacağız" dedi. Arıncı, sınavın iptal edilmesinin DDK'nın yetkisinde olmadığını belirterek, "Bizim işimiz kapsamlı bir inceleme yapmak" diye konuştu. FETÖ VARLIĞI ARAŞTIRILACAK Bu arada DDK müfettişleri yapacakları incelemede, yalnızca kopya olduğu iddia edilen sorularla ilgili değil, olayın arkasında başta FETÖ olmak üzere herhangi bir suç örgütünün varlığını da araştıracak. SINAVIN AKIBETİ İLE İLGİLİ İKİ İHTİMAL Şu anda en çok merak edilen konu ise milyona yakın adayın katıldığı KPSS'nin iptal edilip edilemeyeceği. Elde edilen bilgiler doğrultusunda KPSS'nin akıbetiyle ilgili ortaya iki farklı olasılık çıkıyor 1- YÖK ve ÖSYM yetkililerinden alınan bilgilere göre, kopya olduğu iddia edilen soru sayısının 20'yi bulduğu tespit edilirse sınav tamamen iptal edilecek. Sınav iptal kararı DDK incelemesini tamamlamadan da verilebilecek. 2- Kopya olduğu iddia edilen soru sayısının 3 ya da 4 olması durumunda ise sınavın tamamının iptal edilmesi yerine, şaibeli olan sorular iptal edilecek. Bu durumda KPSS'ye giren adaylar bu sorulardan muaf tutulacak ve puanları da buna göre hesaplanacak. YKS TERCİH SÜRECİ ETKİLENİR Mİ? Kopya iddialarının tam üniversite tercih dönemine gelmesi ve bu süreçte ÖSYM Başkanı'nın da görevden alınması Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na katılan 3 milyondan fazla adayı da tedirgin etti. Tercih süreci 5 Ağustos gecesi sona erecek. Yerleştirme sonuçlarının ise 20 Ağustos'ta açıklanması bekleniyordu. Bu sürecin aksamaması için ivedilikle ÖSYM koltuğuna yeni başkan atanacağı öğrenildi. ÖSYM Başkanlığı için YÖK 3 isim belirleyecek. Başkan Erdoğan, bu isimlerden birini ÖSYM Başkanlığı'na atayacak. SORU VERİ TABANI İNCELENECEK DDK'NIN başlattığı inceleme kapsamında oluşturulan ekiplerden biri ÖSYM'de, diğer ekip ise söz konusu yayınevinde inceleme yapıyor. Soru veri tabanının incelemeye alındığı ve soruları hazırlayan kişilerin ifadelerine başvurma sürecinin de başlatıldığı ifade edildi. Yayınevinin ÖSYM ile ilişki boyutunun da mercek altına alındığı öğrenildi. DİJİTAL MATERYALLERE EL KONULDU Savcılığın soruşturma başlatması üzerine harekete geçen polis, Yediiklim Yayınevi'ne baskın yaptı. Depo ve merkez ofiste yapılan aramalarda yayınevine ait bütün dijital materyallere el konuldu 0835 Haber Kaynağı Hürriyet Atasoy’un itiraflarıyla ilgili haber Fevzi Kızılkoyun imzasıyla dün Hürriyet’te yer aldı. O nedenle Atasoy’un ifadesinde verdiği bilgileri tekrar etmeyeceğim. Buraya bir nokta koyduktan sonra Serdar Atasoy şimdiye kadar nasıl tespit edilemedi ve bu noktaya kadar nasıl yükseldi sorusuna yanıt arayacağım. AKAR HİÇBİR DOSYAYI BEKLETMEM’ Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’la görüşmelerimizde gündem maddelerinden birini mutlaka FETÖ’yle mücadele oluşturuyor. Akar, her defasında masasının üstünü göstererek, “FETÖ’yle ilgili hiçbir dosya beklemez. Geldiği an inceler, işlem yapılması için hemen savcılığa sevk ederim” diyor. FETÖ’yle mücadelede ne kadar titiz davrandığını anlatan Hulusi Akar, mutlaka bir bilanço vermeyi de ihmal etmiyor. Akar her defasında FETÖ’yle mücadelenin bitmediğini, kendisini gizlemeyi başaran örgütle mücadelenin taviz verilmeden sürdürülmesi gerektiğinin altını çiziyor. FETÖ’nün 40 yılda her türlü gizlenme yöntemlerini kullanmak suretiyle yerleştiği Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 40 günde temizlenmesi mümkün değil. Değil 40 gün, on yıllarca devam ettirilmesi gereken bir mücadele bu. 2017’DE GÖZALTINA ALINMIŞ Serdar Atasoy’un 15 Temmuz’dan 1 yıl sonra, 2017’de Erzincan’da 3. Ordu Komutanlığı bünyesinde görev yaparken FETÖ’den gözaltına alındığı, sorgusunun ardından serbest bırakıldığı ortaya çıktı. ERZİNCAN SORUŞTURMASI YAŞ’TA GÜNDEME GELMEDİ Mİ? Serdar Atasoy’un, FETÖ soruşturması kapsamında 2017 yılında Erzincan’da gözaltına alınıp savcılık sorgusundan sonra serbest bırakıldığı bilgisi tuğgeneralliğe yükseltildiği 2020 yılı Yüksek Askeri Şûra toplantısında gündeme gelmedi mi? Atasoy’la ilgili FETÖ soruşturması dosyasında yer aldıysa buna rağmen nasıl terfi ettirilerek, Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı görevine atandı? Serdar Atasoy’un, Erzincan’daki FETÖ soruşturmasından 2019 yılında takipsizlik kararı alması yanıltıcı bir etki yaptı mı? Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, şûraya girecek subaylarla ilgili olarak MİT, Emniyet İstihbarat ve Jandarma İstihbarat’ın soruşturma yaptığını belirtmişti. Belli ki Serdar Atasoy uzun süre istihbarat birimlerinin radarına takılmamayı başarmış. DARBEYE EMREDERSİNİZ KOMUTANIM’ Serdar Atasoy, 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu zaman askeri ateşe olarak Bangladeş’in başkenti Dakka’da görev yapıyor. Atasoy’un, FETÖ’nün Genelkurmay’daki beyin takımından Sinan Sürer’in oluşturduğu “Ataşeler” isimli WhatsApp grubundan yaptığı, “Genelkurmay Başkanlığı yönetime el koymuştur, muhataplarınıza bilgi veriniz” şeklindeki mesaja kısa sürede dönüp “Emredersiniz komutanım” diye karşılık verdiği belirlendi. Genelkurmay 1. İstihbarat Analiz Değerlendirme Başkanı olarak görev yapan Tuğamiral Sinan Sürer’in 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Karargâhı’ndan, darbeyi önlemeye çalışan sivil vatandaşlara karşı ateş açtığı belirlenmişti. Sinan Sürer’in halka ateş açarken görüntüleri kameralara yansımıştı. Yurtta sulh konseyi üyeleri arasında yer alan Sinan Sürer, Genelkurmay çatı davasından yargılanıp 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. ÖZEL MAHREM 1TSK’daki adamlarının tespit edilmemesi için her türlü yöntemi kullanan FETÖ’nün tuğgeneral Serdar Atasoy için özel bir yöntem kullandığı belirlendi. Serdar Atasoy’un, FETÖ’de en üst düzeyde korunan isimlerden biri olduğu ortaya çıktı. Atasoy’un “özel bir mahrem” olarak korunduğu tespit edildi. FETÖ’NÜN HABERLEŞME AĞLARINA ALINMAMIŞ 2 FETÖ’cülerin kullandığı, ByLock ve Signal gibi haberleşme sistemlerini kullanmayan Atasoy’un tespit edilmemesi için 1995 yılında Kara Harp Okulu’ndan teğmen rütbesiyle mezun olduğu günden itibaren FETÖ’cü imamlarla ankesörlü telefonlarla irtibat kurduğu belirlendi. Atasoy’un sadece FETÖ’cü Sinan Sürer’in oluşturduğu “Ataşeler” isimli WhatsApp grubuna üye olduğu, onun dışında FETÖ yapılanmasının hiçbir WhatsApp grubuna dahil edilmediği ortaya çıktı. TEK İMAM 3 Tek imama bağlı Tuğgeneralliğe yükseltilerek Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı görevine getirilen Serdar Atasoy’un FETÖ’cü olduğunun tespit edilmemesi için “tek imama bağlı olduğu” ortaya çıktı. FETÖ’nün askeri yapılanmasında sivil şahıslardan oluşan “asker imamları” birkaç kişiden sorumlu oluyor. Ancak Serdar Atasoy’un “özel bir mahrem olması nedeniyle” birkaç kişinin bağlı olduğu gruplara dahil edilmediği, tek imama bağlandığı belirlendi. MİT TESPİT ETTİ 4 MİT tarafından belirlendi TSK’daki FETÖ’cülere yönelik olarak yoğun operasyonların sürmesine rağmen uzun süre kendisini gizlemeyi başaran Serdar Atasoy’un, MİT tarafından 2021 yılının ocak ayında tespit edildiği ve Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından 27 Ocak tarihinde gözaltına alındığı belirlendi. FETÖ’YLE MÜCADELENİN ÖNEMİ TSK’da FETÖ’ye karşı verilen etkin mücadeleye rağmen Kara Harp Okulu’ndan mezun olduğu zaman rütbesi Fetullah Gülen tarafından takılan birinin 2020 yılındaki YAŞ’ta tuğgenerallik rütbesine yükseltilip, Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı’na kadar uzanabilmesi, FETÖ’yle mücadelenin ne kadar önemli ama bir o kadar da zor olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü FETÖ’cüler gizlenebilmek için her türlü yöntemi kullanıyorlar. Serdar Atasoy olayı bize şunu da gösteriyor Ne kadar gizlenirse gizlensinler, TSK’daki FETÖ’cüler bir gün yakalanıp, yargıya teslim ediliyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca yürütülen soruşturma kapsamında, FETÖ'nün "çalışma evi" olarak adlandırılan hücrelerinde kaldığı, örgüt üyesi olduğu ve 2013 hakimlik-savcılık sınavlarına hazırlandıkları tespit edilen 11 avukat hakkında gözaltı kararı verildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, İstanbul, Ankara, Adana, Van, Diyarbakır, Antalya ve Denizli’de düzenlediği eş zamanlı operasyonda, şüphelilerden 10’unu yakaladı. Adreslerde yapılan aramalarda, çok sayıda örgütsel doküman ve dijital malzeme ele geçirildi. Gözaltına alınan zanlıların emniyetteki işlemlerinin sürdüğü, firari 1 kişinin yakalanmasına çalışıldığı bildirildi.

fetö soruşturma ne kadar sürer